YAZILAR

GÜNEBAKAN ÇİÇEĞİ

8 Aralık 2017 Cuma

GÜNEBAKAN ÇİÇEĞİ

Ayşe, Fatma, Deniz, Nil, Aslı, Ayça, Başak, Bilge, Burcu, Demet, Derya, Ebru, Elif, Emel, Fazilet, Figen, Gaye, Banu, Gülsüm, Hacer, Jale, Kevser, Lale, Meryem..... ve diğerleri... Ülkemizde, herhangi bir ilde ya da bir köyde içimizden herhangi biri... Dünyaya geldiği yer, yaşam biçimi, tercihleri, kaderi, eğitimi, aile yapısı, hayalleri birbirinden farklı, ‘cinsiyet’i aynı... İçimizden biri...

İzmir Kadın Kuruluşları Birliği ve Öteki Beriki Tiyatro Topluluğu, Karşıyaka Belediyesi’nin destekleri ile içimizden birinin hayatını ‘Kızlar Okula Yaraşır, Evliliğe Değil. Kadına şiddete hayır’ sloganıyla sahneye taşıdı. Yaşanan gerçek hikayelerden yola çıkarak senaryolaştırılan Günebakan Çiçeği; İzmir Kadın Kuruluşları Birliğinin çocuk yaşta evlilikleri önlemek amacı ile gerçekleştirdiği eğitimler, yerel yönetim ile işbirlikleri, bilgilendirme toplantıları, ekonomik ve sosyal hayatı güçlendirecek projelerin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Sanat bir kez daha hepimizin bildiği toplumsal sorunların geniş kitlere ulaşabilmesine aracılık etti.   

Yüzünü güneşe dönen, güneş ile yaşayan, Van Gogh’un ilham perisi, şiirlere, romanlara, resimlere konu olan çiçek. Ve bu bütün güzellikleri içinde yaşatan, güneşe dönen yüzü ile ışığı ve aydınlığı bize yansıtan, yaşama anlam katan çiçekler; herhangi bir yerde yaşama hakkı elinden alınarak dalından koparılıyor. Cinsel istismara maruz kalıyor, kişisel hak ve özgürlükleri elinden alınıyor, öldürülüyor, yıllarca esir muamelesi görüyor. İçimizden biri, Lale, Gül, Papatya, Yasemin hiç fark etmez... Ülkenin bir yerinde, herhangi bir ailede, adına çiçek isimleri verdiğimiz çocuklarımız acıya, şiddete, gözyaşına mahkum ediliyor...     

Çocuk; Birleşmiş Milletler 18 yaşın altındaki her bireyi çocuk olarak kabul ediyor. Ve maalesef, ülkemizde ya da dünyanın herhangi bir yerinde bazı araştırmalara göre her 7 saniyede bir kız çocuğu; yani 18 yaşın altında henüz gelişimini tamamlamamış bir ‘çocuk’  evlendiriliyor. Yaklaşık 150 ülke içinde çok üzücüdür ki ülkemiz 50. sıralarda... 

Çocuk evliliklerinin yoğun olduğu ülkelerin çoğu gelişmekte olan ülkeler ve ne yazık ki Birleşmiş Millerler Genel Kurulu’nda kabul edilen Birleşmiş Milleler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’sini imzalamış ülkelerde de durum aynı. Halbuki bu sözleşmeye imza atan ülkeler; insanlık ailesinin tüm üyelerinin, doğuştan varlıklarına özgü bulunan haysiyetle birlikte eşit ve devredilemez haklara sahip olmalarının tanınmasının dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu; daha geniş bir özgürlük ortamında toplumsal ilerleme ve daha iyi bir yaşam düzeyi sağlama yolundaki kararlılıklarını, hak ve özgürlüklerden ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumdan kaynaklanan ayırımlar dahil, hiçbir ayırım gözetilmeksizin yararlanma hakkına sahip olduklarını, çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini kabul ettiklerini; çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Andlaşmasında ilan edilen ülküler ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliğini göz önünde bulundurduklarını belirtiyor. Ülkeler; bütün bu şartları kabul ederek imza atıyor ve çocukların korunmasını; hatta doğmamış çocuğun bile yaşam hakkını kabul ediyor...Ama durum değişmiyor. 

Projeler, çalışmalar, eğitimler, sözleşmeler, bilinçlendirme çalışmaları ne kadar artarsa artsın gerçek değişmiyor. Hala, herhangi bir yerde, bir çocuk kendinden yaşça çok büyük biri ile evlenmek zorunda kalıyor. Henüz kendisini tanımayan, henüz hayatı bilmeyen bir çocuk büyük sorumluluklar alıyor. Herhangi bir yerde bir kız çocuğu tacize uğruyor ve aile bu kurban çocuğu cezalandırıyor. Ölüme mahkum ediyor. Ya gerçek ölüme ya da evlilik esareti ile gelen ölüme... Çocuklar çocuk anne oluyor... Acı daha da büyüyor... 

Acı büyümesin, çocuklar çocuk kalabilsin diye Kadın Kuruluşları Birliği ulaşabildiği her yerde çalışmalarını sürdürüyor, kadın manifestosu hazırlıyor, tek tek köyleri dolaşıyor bıkmadan usanmadan anlatıyor, yeni projeler planlıyor... 

Daha yapacak çok şey var, hem de çok şey yapmak ve hiç durmadan sürekli çalışmak gerekiyor. 7 saniyede bir, bir kız çocuğu gözlerini karanlığa açıyor. UNICEF 2030 itibariyle çocukken evlendirilen kadınların sayısı bugünkü sayısının 700 milyondan, 950 milyona çıkacağını tahmin ediyor... Bütün çalışmalara rağmen; sayı her geçen gün artıyor. Yapacak çok şey var, günebakan çiçekleri solmasın diye, içimizden biri duygusal ve fiziksel şiddete mahkum olmasın diye yapacak çok şey var... Gittikçe artan bu sayıyı azaltmak, toplumsal ve ekonomik bir sorun olan çocuk evliliklerini ortadan kaldırmak mümkün... Yeter ki; o çocukların yanıbaşımızda, içimizden biri olduğunu unutmayalım...      

http://cocukhaklari.barobirlik.org.tr/dokuman/mevzuat_uamevzuat/birlesmismilletler.pdf

Oya DEMİR / Hayat İşte / oya@gelecegipaylas.com

YENİASIR / 08 Aralık 2017 

https://www.yeniasir.com.tr/sarmasik/yazarlar/oya-demir/2017/12/08/gunebakan-cicegi

HABERLER